Wednesday, June 7th, 2017

Amerika’da Ramazanın rengi: Gökkuşağı


Algılarımız fark etse de etmese de mekan, zaman, duygu, nesne, canlı hasılı var olan her şey bir renge sahip. Renklerin insanların psikolojilerini yönlendirmede etkili olduğu ve renk tercihlerinin de kişiliği yansıttığı düşünülür. Bir bakıma renklerimizle boy gösteririz sosyal hayatta: Kimi zaman ciddiyete bürünürüz siyah gibi, kimi zaman coşkulu oluruz kırmızı gibi, kimi zaman da hüzünlüyüzdür mavi gibi… Verimli olduğumuzda yeşil, huzurlu olduğumuzda pembe oluveririz.
Biz bu renkleri bürünürken muhatabımıza da kendimizi yansıtırız.
İnsanlar gibi mekanların ve zamanların da rengi var dedik. Zamanların en kıymetlilerinden Ramazanın rengi bazen sarı olur hüznüyle, bazen yeşile döner bizdeki dirilişle ve beslediği ümitle… Bazen de turuncu oluverir tüm heyecanıyla ve kırmızıya kayan coşkusuyla… Ama Amerika Diyanet Merkezi’nde Ramazanın rengi hep gökkuşağı çeşitliliğinde.
Eminim, Forum USA okuyucularının pek çoğu Amerika Diyanet Merkezi’ni (DCA) biliyor ya da en azından medyadan takip ediyor. Klasik Osmanlı ve Selçuklu mimarisinden örnekleri harmanlayan DCA külliyesi, camisi, kültür merkezi, Türk evleri, misafirhanesi, restauranı, hamamı, meydan çeşmeleri ve selvi ağaçlarıyla adeta küçük bir İstanbul. Türkiye hasretiyle gün sayanların gözlerini doldurup yüreklerini kabartan, daha önce Osmanlı mimarisinde bir cami ile tanışmayanları kendisine hayran bırakan cami tüm ziyaretçilerinin gönlünde renklere, duygulara ve güzelliklere dair silinmeyecek izler bırakıyor. Zamanın ve mekanın anlamlı birlikteliğini Amerika’da temsil eden DCA’da Ramazan ayının her günü manevi bir festival havasında geçiyor. Ve tabii festivalin her rengini taşıyor…
Bu yıl Amerika’da, dolayısıyla DCA’da ikinci defa Ramazana şahit oluyorum. Şimdiye kadarki Ramazan ezberlerimi altüst eden bir tecrübe bu. Daha önce Amerika gibi zengin çeşitlilikte etnik grupların olduğu bir ülkede Ramazan yaşamamıştım. Ramazan havasını burada farklı kılan özelliklerin benzeri belki sadece Kutsal Topraklarda görülebilir.
Özellikle hafta sonları iftardan bir saat kadar önce külliyenin bahçesini panayır alanına çeviren renklilikte insanların yavaş yavaş arttığına şahit olursunuz. Evet, renkliliğin temel nedenini dünyanın farklı coğrafyalarından buraya bir nedenle yaşamak üzere gelmiş Müslümanlar oluşturuyor. Bunu aynı ölçekte olmasa bile Amerika’daki birçok camide görebilmek mümkün fakat DCA’nın hem anıtsal mimari özellikleri hem de büyük bir cami içermesi bu çeşitliliği biraz daha etkili hale getiriyor.

Külliyenin ortasındaki İslam bahçesi iftarda ve iftar sonrasında piknik için serilen sergilerin, türlü renkteki tenleriyle ve kıyafetleriyle neşe içinde oynayan çocukların, bu atmosferi Müslümanların azınlıkta olduğu Amerika’da çocuklarına yaşatmanın coşkusunu ve mutluluğunu hisseden büyüklerin doldurduğu huzur bahçesi oluyor. Amerika’daki Müslüman topluluklara hitabeden toplum merkezlerinde ibadet, eğitim, kültür, yeme içme barınma ve sosyal etkinlikler gibi hizmetlerin hepsi içinde mescidin de bir bölüm olarak yer aldığı genellikle tek parçalı bir binada sunuluyor. DCA’ya ilk kez gelip yeraltındaki otoparktan asansörle binalardan herhangi birine çıkan kişilerin ilk sorusu “Mescit kaçıncı katta?” oluyor. Dışarıda tüm güzelliğiyle duran caminin giriş katına çıktıklarını düşünüyorlar diğer mescitlerdeki tecrübelerinin etkisiyle.
Amerika Diyanet Merkezi’ndeki bu çeşitliliği anlamlı ve tabii kılan şey, burada bütün renk ve kesimleriyle Müslümanlara kucak açan, hepsini toplumun asli unsuru olarak gören kucaklayıcı bir hizmet felsefesinin varlığı. Bunun içindir ki DCA camiinde namaza saf tuttuğunuzda renklerin, milliyetlerin, farklı dillerin anlamını kaybettiği bir ümmeti hissedersiniz. Herhangi bir etnik grup ya da bölgenin insanına hitap eden dar çerçeveli mescid veya toplum merkezlerinden farklı olarak burada yeryüzünün bütün coğrafyalarını temsil eden gerçek bir renk harmanını müşahede edersiniz.
Bunca farklı insan unsurunu bir arada aynı havayı teneffüs ederken görmek insanın umutlarını taze ve canlı tutuyor. Adeta küçük bir İslam alemi olan DCA’daki renkli, sıcak, samimi havanın tüm İslam dünyasına yayılabileceğine dair umut veriyor.
İslam aleminin Ramazan Bayramına gökkuşağı kuşatıcılığıyla erişebilmesi temennimizi merhum istiklal şairimiz Mehmet Akif’in duasıyla dillendirelim:
Yâ Rab! Şu muazzam Ramazan hürmetine
Kaldır aradan vahdete hâil ne ise
Yâ Rab! Şu asırlarca süren tefrikadan
Artık ezilip düşmesin ümmet ye’se.


Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *